28.12.2020 Tarihli yazımızda paylaştığımız Hakkari 3 . Ağır Ceza Mahkemesinin Beraat kararı sonrası İstinaf Mahkemesi tarafından Bozma kararı verilmiş , dosya tekrar İlk  Derece Mahkemesine gelmişti.

Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesince  2022/11 E. Numara ile görülen davada Yerel Mahkeme Tanık Beyanlarının 17-25 ARALIK süreci öncesine ait olması , tek bir ardışık aramanın da Mahkumiyet için yeterli olmadığı’na karar verilmiştir. İlgili kararın gerekçeli kısmı Ekte sunulmuştur.

                  T.C.

                HAKKARİ

  1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ -BERAAT-

DOSYA NO          : 2022/11 Esas

KARAR NO          : 2022/98

C.SAVCILIĞI ESAS NO     : 2020/351

……… Tüm dosya kapsamı ve dosyada mevcut tüm deliller incelendiğinde, sanığın  kullandığı GSM numarası ile Samsun ilinde HTS listesi alınan toplam 3 (üç) ankesör – ücretli sabit telefon ile 14 (on dört) irtibatının bulunduğu; sanığın bu aramalardan 5 dakika öncesi/sonrası yapılan ardışık arama kaydının bulunduğu ve sanık hakkında 2 farklı şahsın fotoğraf teşhisi bulunduğu iddiası ile kamu davası açıldığı, bu hususta ardışık arama kaydında isimleri geçen şahısların tanık sıfatı ile Mahkememizce bozma öncesinde dinlendiği, ancak dinlenen şahıslardan ……  fırıncı olarak çalışmakta olup askeri personel sıfatını taşımadığı, aynı şekilde …… isimli şahsın dinlendiği ve kaportacı olarak çalışmakta olup askeri personel sıfatını taşımadığı, ayrıca yine askeri personel olmayan …… yargılamayı uzatmamak adına beyanlarının dosyaya bir yenilik katmayacağı düşünülerek dinlenilmesinden vazgeçildiği, 23/02/2022 tarihli Tutanak ile yeni ardışık arama kayıtyarındaki sivil şahısların da anılan gerekçelerle dinlenmeleri için işlem yapılmadığı, askeri personel olmayan sivil vatandaşların ardışık arama kriterlerine uymadığı, bu sebeple dinlenen tanıkların sanık aleyhine delil teşkil etmediği, dosyada ardışık arama kaydı olarak tespit edilen şahıslardan yalnızca …… askeri personel olarak görev yaptığı, sanığı tanıdığı ancak örgütsel faaliyeti hakkında bir bilgisi veya görgüsü bulunmadığı, ayrıca sanığın istikrarlı şekilde ….. ve kendisini eşinin sabit hattan aradığını beyan ettiği, tanık olarak dinlenen sanığın eşi ….. bu durumu doğrular nitelikte eşini sabit hattan aradığını, bazı zamanlar eşine ulaşamaması sebebi ile tanık ……. aradığını bu sebeple ardışık olarak aranmış görünüyor olduklarını beyan ettiği, dinlenen tanık beyanları ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince ardışık olarak kabul edilebilecek tek aramanın örgütsel bir arama olmadığına kanaat getirildiği, ayrıca sanık hakkında ……. isimli şahısların etkin pişmanlık kapsamında fotoğraf teşhisinde bulunduğu, Mahkememizce ……. bozma öncesinde tanık olarak dinlendiği, tanık …… sanığın örgütsel faaliyetine ilişkin bildiği hususların 2001 yılına, tanık …… sanığın örgütsel faaliyetlerine ilişkin bildiği hususların ise 2001-2006 tarihlerine ait bilgi ve görgüden ibaret olduğu, bu sebeple 2001-2006 yılları arasındaki faaliyetlerin sanık hakkında örgüt üyesi olduğuna kanaat getirmek için yeterli delil kabul edilemeyeceği, 02/12/2019 tarihli tutanak ile sanığın Bylock kullanmadığının, 03/03/2019 tarihli tutanak ile de Bank Asya kaydının, dernek ve sendika üyeliğinin bulunmadığının, 14/03/2022 tarihli Export inceleme raporu ile incelenen materyallerde suç yada suç unsuruna rastlanılmadığının anlaşıldığı; tüm bu hususlar dikkate alındığında iddianamede bahsi geçen ardışık arama kayıtlarının Yargıtay içtihatları doğrultusunda aranan ardışık arama kriterlerine uygun olmadığı, yalnızca tek bir aramanın kriteri sağladığı, ancak bu hususun da Mahkememizce dinlenen tanık beyanları ile şüpheli hale geldiği,  2001-2006 tarihlerinden sonra da sanığın fetö terör örgütü ile irtibatının ve iltisakının bulunduğuna dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi karşısında sanığın ardışık arandığına dair kesin ve net bir kanaate varılamadığı, kaldı ki bu konuda eylemlerde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk kriterlerinin aranması gerektiğine yönelik birçok Yargıtay içtihadının bulunduğu, somut olayda sanık açısından süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk unsurlarının gerçekleşmediği, dosya kapsamında mevcut delillere göre sanığın FETÖ örgütünün hiyerarşisine etkin şekilde dahil olup örgütsel eyleminin tespit edildiğini gösterir herhangi maddi bir delile ulaşılamaması nedeniyle sanığın atılı suçu işlediği hususunda şüphe oluştuğu, bu şüphe karşısında sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla sanığın CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı  üzere;

1-Her ne kadar; sanık hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma  suçundan eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 314/2, Terörle Mücadele Kanunu 5/1,  Türk Ceza Kanunu 53, 58/9 ve 63 maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden  atılı suçtan 5271 sayılı Cmk’nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATINA, 

2-Sanığa şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirdiği süre nedeniyle CMK. 142/1-2 maddesi uyarınca; İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanmak üzere; Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunabileceğinin ve CMK. 141/1.e maddesindeki “Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler” hakkının hatırlatılmasına,

3-Sanık duruşmalarda kendisini müdafii ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 10.250,00 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak SANIĞA VERİLMESİNE,

4-Karar kesinleştiğinde bir örneğinin 5320 Sayılı Kanun’un 16. maddesi gereğince soruşturmada görev alan kolluk birimine bildirilmesine,

5-Sanık hakkında beraat kararı hükmedildiğinden sanık hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin KALDIRILMASINA,

6-Sanığın beraatine karar verilmiş olmakla, CMK’nın 327/1 maddesi gereğince sanığın  kusurundan ileri gelen yargılama gideri bulunmadığından, yapılan tüm yargılama giderlerinin CMK’nın 324-330. maddeleri gereğince Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasına,

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap