Danıştay BEŞİNCİ DAİRE Esas : 2016/7742 Karar : 2018/16963 Tarih : 30.10.2018

Dava, 4. sınıf emniyet müdürü olan davacının, Başkale İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı dönemde, denetim görevini yerine getirmemek fiilini işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/A-3 maddesi uyarınca “4 ay kısa süreli durdurma” cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/5. maddesi uyarınca aylığının 1/4 oranında kesilmesine ilişkin 8.4.2014 tarih ve 2014/112 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu kararının iptali ile aylığından yapılan kesintinin yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Van 1. İdare Mahkemesinin 3.2.2016 tarih ve E:2014/1127, K:2016/154 sayılı kararıyla; Başkale İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Büro Amirliğinde bir koli içerisinde menşei ve kaynağı belli olmayan silah ve el bombaları bulunduğu, 2012 yılı Kasım ayında silah ve bombaların görüldüğünün ifadelerde yer aldığı, çeşitli tarihlerde yapılan yakalamalarda el konulan gümrük kaçağı sigaraların miktarının tutanağa eksik kaydedildiği, kaçakçılık nedeniyle yakalanan şahsın yasal işlem yapılmadan serbest bırakıldığı, başka bir şüpheli şahsın dövüldüğü, İlçe Emniyet Müdürlüğündeki tüm bu olaylarla ilgili olarak Başkale Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Grup Amirliğince yapılan soruşturma kapsamında tutulan 26.4.2013 tarihli tutanak dışında davacı tarafından başlatılmış bir soruşturma bulunmadığı, davacının denetim görevini yerine getirmeme suçunun sübuta erdiği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek eylem ve davranışlar ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, gerekmektedir.

Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi, bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda olayın değerlendirilmesi ve isnat olunan fiiller bildirilerek yasal süre içerisinde ilgilinin savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Dosyanın incelenmesinden; Başkale İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan davacı hakkında, “muhbir olarak adlandırılan şahıstan kaynağı ve menşei belli olmayan silah ve el bombalarını ücreti karşılığında alması için emrindeki polis memuruna emir verme ve bahse konu silah ve mühimmatları bulundurma” iddiası ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığı, soruşturma kapsamında savunmasının istenilmesine ilişkin yazıda davacıya isnat edilen fiilin, “Başkale İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Büro Amirliğinde bir koli içerisinde menşei ve kaynağı belli olmayan 1 adet Kaleşnikof marka silah ve el bombaları bulunması ve bu silah ve mühimmatın davacının bilgisi dahilinde İlçe emniyet Müdürlüğünde bulundurulduğu” şeklinde bildirildiği ve davacının savunmasını tamamen bu isnada yönelik yaptığı, davacı hakkında düzenlenen soruşturma raporunda, davacı hakkında “muhbir olarak adlandırılan şahıstan kaynağı ve menşei belli olmayan silah ve el bombalarını ücreti karşılığında alması için emrindeki polis memuruna emir verme ve bahse konu silah ve mühimmatları bulundurma” iddiasının sübuta ermediği değerlendirilmesi yapılarak ceza tayinine mahal olmadığı yönünde görüş bildirildiği, ancak uyuşmazlık konusu Merkez Disiplin Kurulu kararında ise, 29.9.2012 ve 26.4.2012 tarihlerinde yakalanan gümrük kaçağı sigaraların sayısının evrak üzerinde eksik gösterilmesi, aynı operasyon kapsamında yakalanan Ş.O.’nun işlem yapılmadan salıverilmesi ve gözaltına alınan şüphelinin darp edilmesi fiilleri ile ilgili olarak disiplin cezası verilen komiser yardımcısı T.A., polis memuru N.K. ve polis memuru M.A.S.’yle ilgili olarak denetim görevini yerine getirmediği gerekçesiyle davacı hakkında temyizen incelenen dava konusu disiplin cezasının tesis edildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda Merkez Disiplin Kurulunca verilen disiplin cezasına konu fiiller yönünden davacının savunmasının alınmadığı, dolayısıyla, Anayasal güvence altında bulunan savunma hakkının usulüne uygun kullandırıldığından söz edilemeyeceği açık olduğundan, dava konusu işlemde bu yönden hukuka uyarlık, idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Van 1. İdare Mahkemesinin 3.2.2016 tarih ve E:2014/1127, K:2016/154 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun geçici 8. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap