TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava; … Üniversitesi eski rektörü olan davacı tarafından; görev yaptığı dönemde ”verilen görev ve emirleri kasten yapmamak” fiilini işlediğinden bahisle, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 9/m maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 14.07.2015 tarih ve 2015/61 sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 gün ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin dayanağı olan 2547 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptaline karar verilmiş olması nedeniyle, yasal dayanağı kalmayan Yönetmelik hükmü uyarınca tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 20. maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurlar Kanunu’na atıf yapıldığı görülmekte olup, davalı idarece 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu dikkate alınarak davacı hakkında yeni bir işlem tesis edilebileceğinin de açık olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendinde; “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

Dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinde, aylıktan kesme cezasını; 9. maddesinde, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiiller sayma suretiyle belirlenirken, 16. maddesinde ise, disiplin cezası verilirken iyi halin değerlendirilmesine ilişkin hususlara yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; … Üniversitesi eski rektörü olan davacının, görev yaptığı dönemde ”verilen görev ve emirleri kasten yapmamak” fiilini işlediğinden bahisle başlatılan soruşturma neticesinde getirilen teklif üzerine, Yüksek Disiplin Kurulu’nun 14.07.2015 tarih ve 2015/61 sayılı kararıyla, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 9/m maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14/01/2015 gün ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında; 2547 Kanun’un 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesini, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların Kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngördüğünden bahisle Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu hükmün iptali nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu kamu düzenini ihlal edici görerek, Anayasa’nın 153/3 ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66/3. maddeleri gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmıştır.

Bu çerçevede, iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin dayanağı olan 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesi yürürlükte olduğundan, uyuşmazlığın, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuat dikkate alınarak çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu durumda; İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınmak suretiyle, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

(X)- İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

Danıştay 8. Daire, E. 2016/8169 K. 2020/4498 T. 20.10.2020

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap