DoçentlikDilimleme Etik İhlali Nedir ? Cezaları, Türleri, Örnekleri, İtiraz ve Dava

Dilimleme ya da diğer adıyla salamlama şeklinde ifade edilen bu etik ihlal türü bir araştırmanın sonuçlarını usulsüz şekilde bölerek akademi atama ve terfilerde farklı yayınlar gibi sunulmasıdır. Doğal olarak bu eylemin söz konusu atama ve terfilerde yarar sağlamak kastı ile yapılmış olması başta aranacak unsurlardan biridir. Ceza soruşturmaları ve disiplin soruşturmaları bakımından salt eylem unsurlarının gerçekleşmesinin yanında bu eylemlerin hangi saikle yapıldığı, sonucundan bir yarar ya da kazanç sağlanıp sağlanmadığı ve nihayetinde başka kişilerin bir takım haklarına zarar verip vermedikleri de incelenmektedir.

Dilimleme Etik İhlali Nedir?

Dilimleme Etik İhlali Nedir?Dilimleme etik ihlali akademik çalışmalarda en çok karşılaşılan etik ihlallerden biridir. Etik ihlallerle ilgili daha geniş bilgi için Etik İhlal Nedir ? başlıklı yazımızdan yararlanabilirsiniz.

Dilimleme etik ihlal şüphesi durumu etik inceleme ve disiplin soruşturması süreçlerini birlikte getireceğinden iddiaya konu eserlerin dikkatle irdelenmesi de mühimdir. Bu kapsamda iddia sahiplerinin “eserlerin sonuçları”ndan ziyade çalışma süresinde elde edilen “veri”lere odaklandığını görmekteyiz. Dolayısıyla hem bölünmenin usulsüz olup olmaması hem de bölünen olgunun sonuç olup olmaması hususları her dosya bakımından münferiden değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması maddi gerçeğe ulaşma bakımından önem arz etmektedir.

Eylemin vuku bulduğunun tespiti halinde ortaya çıkacak sonuç, eylemi yapan hakkında disiplin soruşturması başlatılmasına ve nihayetinde disiplin cezası verilmesine yol açacaktır. İdarenin eylemlerinin hukuka uygunluğu karinesinden yararlanılarak verilen disiplin cezası işlemleri yargı kararları ile ortadan kalkana kadar hem sicilde belirle bir süre görünecek hem de atama, kadro ve terfi gibi durumları doğrudan etkileyecektir.

Dilimleme tanımında yer alan unsurlar gereği gibi değerlendirilmediği zaman ortaya hukuka aykırı sonuçlar çıktığı yargı kararları ile sabit hale gelmiştir. Bu anlamda karşımıza çıkan hususlar ağırlıklı olarak projeler ya da tezler için yapılan araştırmalardan sonra ortaya çıkarılan yayınların dilimleme etik ihlal isnadı ile karşı karşıya kaldığı göz önüne alındığında neredeyse her bilim alanı tarafından tavsiye edilen tezden/projeden yayın üretme durumlarının yanlış değerlendirilmesinin disiplin hukuku bakımından ne kadar sakıncalı sonuçlar ortaya çıkardığı ortadadır.

Dilimleme etik ihlaline konu eylemi yapan hakkında “Aylıktan veya ücretten kesme” müeyyidesi ve bu cezanın 10 yıl sicilde kalması prosedürü uygulanmaktadır. Dolayısıyla öncelikle akademik anlamda çalışma yapan kişiler eylemler ve olası sonuçları bakımından bilgilendirilmeli ve her olay eser ilgili bilim alanında yetkin kişilerce tek tek dikkatle incelenmelidir.

Bu itibarla makalemizde öncelikle dilimleme eyleminin klasik tanımından, doktrin ve yargı mercilerinin tanımlamalarından bahsedilecek ardından yargı kararlarında incelenen haliyle dilimlemenin nasıl iddia edildiği ve sonucundan verilen kararların gerekçesinden bahsedilecektir. Son olarak ise dilimleme eylemi neticesinde tesis edilen disiplin cezaları ile ilgili işlemlerin yargı kararlarında nasıl tartışıldığı ortaya konulacaktır.

Kavram kargaşası yaratmaması açısından şunu da belirtmekte fayda mülahaza ediyoruz. Dilimleme etik ihlalinin tespiti sonucu etik kurul ya da komisyonlar tarafından verilen kararlar davaya konu edilmemektedir. Etik kurullar ya da komisyonlarca hazırlanan evrak rapor niteliğinde olup ilgili kurul yada komisyonun bağlı bulunduğu idari makamın verdiği idari yaptırımı gösterir işlemler bir idari işlem olarak kabul edilip yargılamaya konu edilebilmektedir. Önceden çalışan YÖK etik kurulu tarafından halihazırda ise Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Etik Komisyonu, Tubitak ya da üniversitelerin etik kurulları ya da komisyonlarının tespitine karşı dava açılamamaktadır. Dilimleme etik ihlalinde dava açılabilecek durumlar;

  • Doçentlik başvurusunun iptali,
  • Belirli bir süre projelere başvurularından men
  • 2547 sayılı kanunun 53. maddesinde sayılan disiplin cezalarını içeren ve ilgiliye bildiren işlemler

nihai ve icrai nitelikte olup iptali talep edilebilmektedir. Netice olarak ise her durumda ihlal eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmakta ve dilimleme tanımında yer alan unsurlar irdelenmekte olup söz konusu davaların incelenmesi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.

Dilimleme Etik Savunma

Dilimleme Etik SavunmaDilimleme etik ihlali isnadı ile karşı karşıya kalan kişilerden savunma alınmadan herhangi bir idari yaptırım uygulanamaz. Aşağıda bahsedilen hususlar çerçevesinde dilimleme eyleminin vuku bulup bulmadığı, araştırmaların birden fazla olup olmadığı, elde edilen sonuçların tek yayın halinde sunulup sunulamayacağı ayrıntılı olarak irdelendikten sonra iddialar ve dilimleme eyleminin ilişkilendirilemeyeceği ortaya konulmalıdır. ÜAK doçentlik dilimleme etik ihlal savunması hazırlanması, üniversite etik kuruluna dilimleme etik savunması hazırlanması ya da dilimleme etik ihlali ile ilgili olarak Akademik & Danışmanlık’tan ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Bununla birlikte Etik İhlal Savunma Örneği çerçevesinde savunma hazırlanabilir.

Dilimleme Etik İhlali Şartları

Dilimleme Etik İhlali ŞartlarıDilimleme etik ihlali araştırmalar sonucu ulaşılan sentez ve anlamlı bilgilerin ya da önemli sonuçların tek yayın olarak sunulabilmesine karşın sırf akademik atama ve terfilerde fazla yayın olarak kullanılabilmesi ve yarar sağlanabilmesi için birden fazla yayına dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Öncelikle mevzuatımızda yer alan tanımlara bakmak başlangıç için yerinde olacaktır.

Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak,

“Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak”

“Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırarak birden fazla sayıda yayın yapmak veya yayın yapmak için girişimde bulunmak,”

Görüldüğü üzere ilk iki tanım aynı olup mevzuatımıza işlenen ilk tanımlardır. Tubitak Etik Yönetmeliğinde ise yapılan eylem birtakım farklılıklarla düzenlenmiştir. Eylem sonucu elde edilen yayınların akademik süreçlerde kullanılması sonucu ortadan kaldırılarak sonuçtan bağımsız hale getirilmiştir. Başka bir ifade ile ihlalin vuku bulması sırf eylemin yapılmasına bağlanmış olup sırf hareket suçu haline getirilmiştir. Bununla birlikte yine Tubitak yönetmeliğinde suçun teşebbüs halinin de cezalandırılması ön görülerek herhangi bir neticenin aranmaması ihdas edilmiş ve tanım genişletilmiştir.

Mevzuatta yer alan tanımları kendi mevzuatı haline getiren üniversitelerin benzer düzenleyici işlemlerine de bakmak gerekmektedir. Zira her ne kadar Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi genel çerçeveyi çizmişse de üniversiteler bu yönerge ile bağdaşacak şekilde kendi düzenleyici işlemlerini ortaya çıkarmış ve kendi personellerinin sorumlu olduğu mevzuatı yayınlamıştır. Bu üniversite etik yönergelerinde geçen tanımlardan birkaçına bakmak tanımların yükseköğretim kurumlarında uygulama süreçleriyle ilgili tarafımıza bilgi verecektir.

  • Ankara Üniversitesi Etik Kurul Yönergesi’nde dilimleme etik ihlali şu şekilde tanımlanmaktadır:

“Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın amacına aykırı biçimde parçalara ayırarak ve birbirine atıf yapmadan çok sayıda yayın yaparak akademik atanma ve yükseltilmelerde ayrı eserler olarak sunmayı,”

  • Marmara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Kurulları Kuruluş Ve Çalışma Esasları Yönergesi’nde dilimleme etik ihlali şu şekilde tanımlanmaktadır:

“Dilimleme: Bir araştırmanın sonuçlarını araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde, uygun olmayan biçimde parçalara ayırarak ve birbirine atıf yapmadan çok sayıda yayın yaparak doçentlik sınavı değerlendirmelerinde ve akademik terfilerde ayrı eserler olarak sunmak,”

  • Galatasaray Üniversitesi Etik Kurul Yönergesi’nde dilimleme etik ihlali şu şekilde yer almaktadır:

Yayınlarda; intihal, uydurmacılık, çarpıtma, yayın tekrarı, dilimleme, hayali yazarlık ve bilimsel ihmal gibi etik ihlallere yol açılmaması;

Yükseköğretim kurumlarının tanımlarına göz atıldığında bazı farklılıkların bulunduğu, klasik tanıma göre “atıf” konusunun eklendiği, eylemi yapanın amacının dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin düzenlemeler yapıldığı ve hiç tanım yapmayan üniversitenin olduğu görülmektedir.

  • Ankara 5. İdare Mahkemesi kararında (Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 2008/747 E. sayılı Kararı) dilimleme etik ihlalinin davaya konu edildiği bir kararında:

“Birbirinden bağımsız olarak yayımlanması uygun olmayan birden fazla yayının, aynı araştırmanın bölümlerini yansıttığı halde tamamen farklı araştırmalar gibi algılanacak şekilde ayrı ayrı yayımlanması, bu şekilde araştırmanın bilimsel bütünlüğünün bozulması, ayrı ayrı yayınlar yerine tek bir yayında alt bölümler olarak sunulması daha uygun olan ve tek bir yazıda sunulabilecek veri ve bulguların ikiye bölünerek iki ayrı makale olarak yayınlanması” şeklinde tanımlama yapmıştır. Mahkeme son olarak ortaya çıkan birden fazla yayının farklı araştırma gibi algılanıp algılanmaması hususunu da sorgulamıştır. Ayrıca tek yayın olarak sunulabilme hususunu “tek bir yayında alt bölümler olarak” sunulup sunulmaması şartına bağlamıştır.

  • Ünal, Toprak, Başpınar’a göre dilimleme etik ihlali:

“Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde parçalara ayırarak çok sayıda yayın yapma veya özgün bir katkı sağlamadan aynı veri setinden birden fazla yayın yapma”şeklinde tanımlanarak özgün katkının da incelenmesi gerektiğini ortaya konmuştur. (Mehmet Ünal – Metin Toprak – Veysel Başpınar, “Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler İçin Bir Çerçeve Önerisi” Amme İdaresi Dergisi, Cilt 45, Sayı 3, Eylül 2012, s. 1-27)

Dilimleme Etik İhlali Mahkeme Kararları

Dilimleme Etik İhlali Mahkeme KararlarıBütün etik ihlal iddialarında olduğu gibi dilimleme etik ihlali de akademik atama veya yükselmelerde görevli olan jüri üyelerince hazırlanan ya da ihbar/şikayet dilekçelerinde yer alan iddialar ile incelenmeye başlamaktadır. Tanımda yer alan unsurlar genel itibariyle standart olduğundan iddialar da birbirine benzer şekilde ortaya çıkmaktadır. İddiaların içeriği her bir bilim alanına özgü olup farklı kavram ve terimlerle ifade edilmektedir. Ancak neticede bir araştırmadan birden fazla yayın üretilme durumuna duyulan şüphe ile iddialar ortaya çıkmakta ve olay etik kuruların/komisyonların önüne gitmektedir.

Dilimleme Etik İhlali Emsal Mahkeme Kararı-1

Dilimleme ihlali tespiti sonrası açılan davada Ankara 6. İdare Mahkemesi  önünde incelenen ve doçent adayı tarafından açılan davadaki iddialara, etik komisyon tarafından yapılan değerlendirmeye ve mahkemenin kararına bakılabilir.

  • Jüri üyesinin dilimleme iddiaları

 “Aday M-493-2439 oalu çatışmada yaptığı gibi elde etmiş olduğu deneysel verileri tek bir yayın halinde sunabilecek iken, doçentlik başvuru koşullarını sağlayabilmek adına aynı deneysel verilerin bir kısmını kullanarak birbirine oldukça benzer iki yayın (M-676-2439 ve M-548-9173) üretme yoluna gitmiştir. Adayın bu eylemini doçentlik başvuru koşullarının Tobla 9, 1.c Mokaleler kısıııındaki ”ULAKBIM tarafından taranan ulusal hakemli dergilerde yayımlanmış makale şartını  sağlayabilmek adına gerçekleştirdiği düşünülmektedir, Adayın Haziran 2020’de yayınlanan M-676-2439 kodlu yayının da, aynı konuda yapılmış ve Ekim 2019 tarihinde yayınlanmış M-548-9173 kodlu yayına neden atıf yapmadığını da açıklaması gerektiği düşünülmektedir. Böylece M-676-2439 kodlu yayının diğerinden (M-548-9173) farkını ortaya koyabilirdi. Sonuç olarak adayın Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi 2. bölümündeki d) Dilimleme eylemini gerçekleştirdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.”

şeklinde ifade etmektedir.

  • Dilimleme etik ihlal iddiaları sonucu etik komisyon tarafından verilen karar

“İddialar kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, iddialar, savunma ve uzman görüşleri birlikte değerlendirildiğinde; 6762439 nolu yayın ile 5489173 nolu yayınların her ikisi de temel olarak daha önce yayınlanan ve  proje ile desteklenen 4930139 nolu yayına dayanmaktadır. Dr………’ün iddiaya konu olan 4930139, 5489173, 6762439 nolu yayınlarında Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi kapsamında 4-1-d maddesinde belirtilen Dilimleme: “Bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak” yoluyla etik ihlalde bulunduğuna oy birliği ile karar verildi.

Görüleceği üzere etik komisyon bir ayrıntılı bir gerekçe sunmamakla birlikte iki yayının da projeden üretilmiş olan bir başka yayına dayandığını gerekçe gösterip dikkat çekerek dilimleme yapıldığına karar vermiştir.

  • Dilimleme davasında mahkemece alınan bilirkişi raporu

Rapor karara esas teşkil edecek düzeyde bulunarak kişi lehine karar vermiştir. Alınan raporda kısaca ;

“Davacının 2018 yılında üniversitesinden destekli bir proje (BAP) tamamladığı görülmektedir. Bu proje hasır otu ve defne yaprağının Cd ve Zn metallerinin adsorblama özellikleri incelenmiştir. Davacının M-676-2439 nolu ve M-548-9173 nolu yayınları defne yaprağının sırası ile Pb ve Cd ile Zn ve Cu metal iyonlarını adsorblamasına yönelik çalışmalarını sunmaktadır. Yayınların içeriklerinin projede çalışan birine odaklandığı ve her iki yayında da projeye atıf yapıldığı görülmektedir. Öte yandan M-493-0139 kodlu yayının (yağı alınmış defen yprağı ile yürütülen çalışma) ise proje ile doğrudan ilişkisi bulunmamaktadır ve haklı şekilde projeye atıf yapılmamıştır.

Bahsi geçen projeden kaynaklı iki yayının benzer içeriklerde oldukları görülmektedir. Bu iki yayın yaklaşım, sunum ve yorumlamalar bakımından birbirine benzer yapıdadırlar. Ancak bu durum, araştırma konularının benzer olmasından kaynaklanmaktadır. Birbirlerine benzer olan bu eserlerin amaçları farklıdır, gerçekleştirilen deneysel çalışmaları farklıdır ve elde edilen sonuçlar farklıdır. Bir projede elde edilen sonuçlar bölünerek tek bir yayın olarak sunulabilecekken parçalara ayrılarak dilimleme eylemi gerçekleşmiş değildir. Bu değerlendirmemizi destekler literatürde yer alan önemli bir husus da uluslararası listeratürdeki karşılık gelen durumdur. Uluslararası literatürde yer alan biyosorpsiyon çalışmaları incelendiğinde, bu tür araştırmaların amaçlarının yaklaşımlarının metadolojilerinin benzer olduğunu ve elde edilen sonuçların değerlendirmesinin çok benzer şekilde yapıldığını görmek mümkündür.

……….dilimleme eyleminin gerçekleşmediği dolayısıyla adayın dava konusu eserlerinde etik ihlali bulunmadığı kannatine varılmıştır”

şeklinde değerlendirme yapılarak etik komisyonun değerlendirmesinin hatalı olduğu ortaya konulmuştur.

Dilimleme Etik İhlali Emsal Mahkeme Kararı-2

Dilimleme ile ilgili olarak bir başka yargı kararında Ankara 11. İdare Mahkemesi önünde incelenen ve doçent adayı tarafından açılan davadaki iddialara, etik komisyon tarafından yapılan değerlendirmeye ve mahkemenin kararına bakılabilir. İdare mahkemesi tespit edilen dilimleme eylemini ve gerekçesini kısaca özetleyerek davanın teknik konu olduğunu bildirmiş ve bilirkişi raporuna ihtiyaç duymuştur. Rapor sonrası kurulan karar kısaca şu şekildedir;

“Dava dosyasının incelenmesinden;  2021 Mayıs döneminde Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Bilim Alanından doçentlik başvurusunda bulunan davacı hakkında, Sağlık ve Spor Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonunun 24.02.2022 tarih ve 2021-0447 dosya numaralı kararı ile dilimleme yoluyla etik ihlalinde bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle doçentlik başvurusunun iptal edilmesine ilişkin Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın 02.03.2022 tarih ve E-89093701 sayılı işleminin iptaline karar verilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü bilimsel ve teknik değerlendirme gerektirdiğinden, mahkememizce 27.04.2022 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, söz konusu karar üzerine düzenlenen 17.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”..Mevcut tüm belgeler dikkate alındığında; Hemşire ve hastaların hemşirelik bakım kalitesini algılamaları ile etkileyen etmenler“ arasındaki ilişkinin incelenmesi” başlıklı Etik Kurul Onayının (29.11.2017 tarih ve ….. GOKAEK 2017/16.21. sayılı karar) adayın sadece M-666-5999 No’lu (Patients’ and nurses’ …………..) eserinin başlığı ile aynı olduğu, M-593-3264 (Perceptions of care ……….) ve M-647-2902 (Cerrahi ……….) No’lu eşerlerindeki etik kurul onay tarih ve sayılarının aynı olduğu saptanmıştır.

Ayrıca, yayınlarda her üç eserin de aynı proje numarası ile (……… Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi, Proje Numarası:2018/044) desteklendiğinin bildirildiği tespit edilmiştir. İlaveten, üç çalışmanın verilerinin 01.01.2018- 01.07.2018 tarihleri arasında toplandığı, M-593-3264 makaledeki hemşirelerin demografik özellikleri ile Bakım Davranışları Ölçeği-24’nin toplam ve alt ölçek puanlarının M-666-5999 numaralı makale ile tamamen benzer olduğu, her üç çalışmanın aynı yıl içinde farklı aylarda yayımlanmakla birlikte M-647-2902:numaralı çalışmada sadece M-666- 5999 numaralı çalışmaya atıf yapıldığı ve diğer yayınlarda önceki çalışmalardan söz edilmediği saptanmış olup M-593-3264, M-647-2902 ve M-666-5999  numaralı çalışmaların tek bir etik kurul onayı ve proje desteği ile birbirine atıf yapmayan (önceki yayınlardan söz etmeden) Üç ayrı yayın olduğu tespit edilmiştir.

“ ……….” başlıklı Etik Kurul Onayı Raporunda beyan edilen çalışma başlığının adayın M-513-0642 , M-439-8387 ve M-455-4003 No’lu eserlerinin başlıklarını içermediği, M-439-8387 ve M-455-4003 No’lu çalışmaların etik kurul onaylarının tarih ve sayısının söz konusu etik kurul onayı olduğu,

…….M-513-0642 ve M-455-4003 No’lu eserlerin veri toplama tarihlerinin, M-439-8387 ve M-455-4003 No’lu eserlerin örneklem seçiminin birebir aynı olduğu, M-513-0642 -No’lu. eserin- örnekleminin ise diğer iki çalışmanın örneklemini oluşturan kişi sayısının toplamını oluşturduğu, çalışmaya dahil edilme kriterlerinin üç eserde de birebir aynı olduğu, M-513-0642 ve M-455-4003 No’lu eserlerdeki ‘Barthel İndeksi ve Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi ölçme araçlarının aynı olduğu, M-455-4003 ile M-439-8387 No’lu eserlerde verilerin değerlendirilmesi/istatiksel analiz bölümlerinin içeriğinin aynı olduğu, üç eserin ayrı tarihlerde yayımlanmakla birlikte bu yayınlarda önceki çalışmalardan söz edilmediği ve atıf yapılmadığı tespit edilmiştir. M-513-0642, M-439-8387 ve M-455-4003 No’lu eserlerin her birinin tek bir etik kurul izni ile yapılmış 3 farklı yayın olduğu ve birbirine atıf yapmadan yayımlandığı saptanmıştır.

Bu durum dikkate alındığında ……….’nın yukarıda adı geçen altı yayın için DİLiMLEME ŞEKLİNDE ETİK İHLALLERDE BULUNDUĞU görülmektedir…” şeklindeki tespit ve görüşlere yer verildiği görülmektedir. 

Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve bilirkişi raporuna karşı davacı tarafından söz konusu rapora itiraz edilmiş ise de, işbu itiraz raporu kusurlandırıcı nitelikte görülmeyerek ve Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir hükmü uyarınca da söz konusu rapor  bilimsel ve teknik değerlendirme kriterleri kapsamında hüküm tesisi için yeterli görüldüğünden, mahkememizce hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlikte görülmüştür.

Bu durumda; dosyadaki bilgi ve belgelerle yukarıda yer alan mevzuat hükümleri bir arada değerlendirildiğinde, davacının söz konusu yayın için dilimleme şeklinde etik ihlallerde bulunduğu anlaşıldığından, 2021 Mayıs döneminde Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Bilim Alanından doçentlik başvurusunda bulunan davacı hakkında, Sağlık ve Spor Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonunun 24.02.2022 tarih ve 2021-0447 dosya numaralı kararı ile dilimleme yoluyla etik ihlalinde bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle doçentlik başvurusunun iptal edilmesine ilişkin Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın 02.03.2022 tarih ve E-89093701 sayılı işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

Karar incelendiğinde 2 etik kurul izni ile üretilen 6 yayındaki benzerliklerden yola çıkılarak bir araştırmanın sonuçlarının parçalandığı, birebir aynı olan kriterlerin olduğu ve neticede M-513-0642, M-439-8387 ve M-455-4003 No’lu eserlerin her birinin tek bir etik kurul izni ile yapılmış 3 farklı yayın olduğu ve birbirine atıf yapmadan yayımlandığı saptanmıştır. Bu bakımdan dilimleme etik ihlalinin gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır.

Dilimleme ÜAK Doçentlik Etik Komisyon Kararları

Dilimleme ÜAK Doçentlik Etik Komisyon KararlarıDilimleme iddiaları sonucu ÜAK Etik Komisyonlarına tarafımızca yapılan dilimleme etik ihlali savunmaları neticesinde dilimleme etik ihlalinin olmadığına dair çıkan kararların özeti aşağıda verilmektedir.

 

Dilimleme Etik İhlal

Dilimleme Etik İhlali Etik Komisyon Kararı-1

______________________________

Dilimleme Etik İhlal

Dilimleme Etik İhlali Etik Komisyon Kararı-2

______________________________

Dilimleme Etik İhlal

Dilimleme Etik İhlali Komisyon Kararı-3

Dilimleme Etik İhlal Cezası

Dilimleme Etik İhlal Cezası2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 53. maddesine göre dilimleme etik ihlali yaptığı tespit edilen kişilere aylıktan veya ücretten kesme disiplin cezası verilmektedir. Aylıktan veya ücretten kesme cezası “Brüt aylıktan; veya ücretten bir defaya mahsus olmak üzere 1/30 ila 1/8 arasında kesinti yapılması” şeklinde kendini göstermektedir.

Dilimleme etik ihlal sebebiyle verilecek olan disiplin cezasını verme yetkisinin kime ait olduğu da yine mezkur kanun ile düzenlenmiştir. Bu kapsamda aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezaları kişinin görevli olduğu birimdeki disiplin kurulu kararı ile verilir.

Ancak uygulamada sıkça karşılaştığımız durum dilimleme tespiti halinde doğrudan geçerli olan aylıktan veya ücretten kesme cezası yerine bir alt ceza olan “kınama” cezasının verilmesi verilmesidir. Zira mezkur kanunun 53/D maddesine göre geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı belgesi alanlara verilecek disiplin cezalarında bir derece alt ceza uygulanabilir. Bir derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam verir. Yine aynı maddede bu kapsamda verilecek bir disiplin cezasının verildiği tarihten itibaren, aylıktan veya ücretten kesme cezası cezanın verildiği tarihi izleyen aybaşında uygulanacağı düzenlenmiştir.

Dilimleme etik ihlali neticesinde aylıktan veya ücretten kesme cezası alanlar üç yıl, boyunca rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, meslek yüksekokulu müdürü, bölüm başkanı, anabilim dalı başkanı, anasanat dalı başkanı, bilim dalı başkanı, sanat dalı başkanı, daire başkanı dengi ve üstü kadrolara atanamazlar. Söz konusu disiplin cezalarının verildiği tarihte bu görevlerde bulunanların görevleri kendiliğinden sona erer ve durum ilgili mercilere derhal bildirilir.

Etik komisyonların dilimleme olduğu yönündeki raporlarına istinaden disiplin amiri tarafından verilen aylıktan veya ücretten kesme cezasına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu üniversite disiplin kuruluna, yükseköğretim üst kuruluşlarında görev yapan personel için Yüksek Disiplin Kuruluna yapılabilir. İtiraz süresi, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür. İtiraz mercileri, itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar verir. İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir. İtirazın kabul edilmesi halinde ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar, ancak ilgili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından kabul gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir.

Bilindiği üzere doçentlik aşaması haricindeki etik inceleme süreçlerinde bağlı bulunan yükseköğretim kurumları yetkili olup disiplin soruşturması başlatmaktadır. Dilimleme iddiası isnat olunan bir doktor öğretim üyesinin açtığı davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İDD, bir kararında;

 “Science Citation Index (SCI) tarafından endekslenen Ankara Veteriner Fakültesi Dergisi ve Tarım Bilimleri Dergisi’nde sırasıyla “A1. Genetik Modifikasyon ve Türk Tüketiciler – Kentli Tüketicilerin Genetik Modifiye Organizma ve Gıdalara Yönelik Farkındalıkları” ve “A2. Türkiye’de Kentli Tüketicilerin Genetik Modifiye Organizma ve Gıdalara Yönelik Tutumları” başlıklı 2 adet makalenin Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi tarafından desteklenen Genetiği Değiştirilmiş Gıdalara Genel Tüketicilerin ve Akademisyenlerin Genel Bakış Açı ve Eğilimlerinin Belirlenmesi (Proje Kodu 12Y0427002) projesinden üretildiğini ve bu makalelerin ayrı ayrı yayınlanarak dilimlemeye gidildiği ileri sürülmektedir.

Bu çerçevede,kişinin, bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde parçalara ayırarak çok sayıda yayın yapması veya özgün bir katkı sağlamadan aynı veri setinden birden fazla yayın yapma bilim etiği ihlalidir. Ancak Amme İdaresi Dergisi’nde yayımlanan “Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler İçin Bir Çerçeve Önerisi” başlıklı makalelerinde yazarlar Ünal/Toprak/Başpınar’a göre bu kuralın uygulanmasında, “…dikkatli olmak gerekir.

Örneğin, kişi dört farklı konudan oluşan bir alan araştırması yapmış ve her bir konuyu müstakil bir yayına dönüştürmüşse, bunu dilimleme olarak değerlendirmek uygun olmayabilir. Sonuçta, olgusal durum bilgileri (deneklerin kimlikleri, eğilimleri, evren, örnek hacmi ve dağılımı gibi) dört yayının hepsinde de aynı olacaktır; ancak, bu bir yayından çoğaltma yapma anlamına gelmez. 

Burada ana veri seti, dört alt veri setini kapsamaktadır”…Somut olayda Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi tarafından desteklenen Genetiği Değiştirilmiş Gıdalara Genel Tüketicilerin ve Akademisyenlerin Genel Bakış Açı ve Eğilimlerinin Belirlenmesi (Proje Kodu 12Y0427002) projesinin olgusal durum bilgileri; A1 makalesinde “Materyal ve Metot” (s. 214) ve A2 makalesinde de “Materyal ve Yöntem” (s. 73) başlığıyla ve de benzer biçimde yer almıştır. Ancak, A1 makalesinde “Türkiye kentli nüfusunu temsil edecek nitelikte ve yüz yüze anket tekniği uygulanarak elde edilen veriler kullanılarak, tüketicilerin genetik modifikasyon ve GM gıdalar konusunda farkındalıkları hakkında betimleyici bilgilerin elde edilmesi, bu verilerin, sosyo-ekonomik durum, yaş ve cinsiyete bağlı olarak değişim gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır”.

A1 makalesinde, “Türkiye’de kentli tüketicilerin, genetik modifikasyon ve GM ürün ve gıdalar hakkında yeterli ve tatminkâr açıklama ve bilgilere ulaşamadıkları; konu hakkında önemli düzeyde bilgi kirliliği ve karmaşası yaşandığı; bu nedenle tüketiciler nezdinde biyoteknolojik uygulamaların risk ve yararlarının tartışılması öncesinde konu hakkında bilgi kirliliğini giderecek faaliyetlerin yürütülmesi gerektiği” sonucuna ulaşılmıştır.

A2 makalesinde, başvurulan alan çalışması bilgilerine istinaden “Türkiye genelindeki tüketicilerin genetik modifikasyon (GM) ve GM gıdalar hakkında tutumlarının belirlenmesi hedeflenmiştir”.

A2 makalesinde de “kentli tüketicilerin GM gıdalara karşı, güçlü bir negatif tutumunun bulunduğu; riskli bir gıda maddesi olarak algılandığı belirlenen GM gıdalar için tüketici bilgilendirmesinde kullanılabilecek başlıca motivasyon unsurunun ‘gıda güvenliği’ olduğu; tüketicilere açık ve net bilgilerin doğru iletişim kaynakları kullanılarak ulaştırılması gerektiği” sonucuna ulaşılmıştır.

Aynı alan çalışmasının sonuçlarını kullandığından olgusal durum bilgileri de aynı olan, ancak amaçları ve sonuçları farklı olan iki makaleyi bir bilimsel etik ihlali olan “dilimleme” olarak nitelendirmek doğru olmayacaktır.” şeklinde hüküm kurularak aynı alan çalışmasının ürünü olan bilgilerin kullanılması durumunda sonuçların farklı olması nedeniyle dilimlemenin söz konusu olamayacağı belirtilmiştir. Bu bakımdan davacı akademik personel hakkında dilimleme etik ihlalinden dolayı disiplin cezası da söz konusu olmayacaktır.

Dilimleme Etik İhlalinin Sonuçları ve Değerlendirilmesi

Dilimleme Etik İhlalinin Sonuçları ve DeğerlendirilmesiDilimleme etik ihlali ile ilgili isnatların kaynağı olan ve davaya konu edilen çalışmaların genel olarak proje yada tezden üretilen yayınlar olduğu görülmektedir. Bununla birlikte tez ya da proje dışında da tek bir araştırma yapmak mümkün olduğundan farklı şekillerde de karşımıza çıkabilmektedir.

Dilimleme etik ihlaline ilişkin iddialar her bilim alanında farklı isimlendirilmekle birlikte aynı örneklem grubu, aynı katılımcı gurubu, aynı evren, aynı veri toplama aracı, aynı yöntem, aynı veri seti şeklinde olduğunu görmekteyiz. Özellikle fen bilimleri ve sağlık bilimlerinde daha sık olduğu bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan karşımıza bu iki alanda sıkça kullanılan bir terim olan ‘Veri’ kavramı karşımıza çıkmaktadır. İncelemelerde yayınlara ait olan  “Veri” ile ‘Sonuç’ kavramının karıştırıldığını, tanımın zorunlu olarak incelenmesini emrettiği ‘sonuç’ yerine ‘veri’lerin bölünüp bölünmediğine bakıldığı görülmektedir. Dolayısıyla çalışmaların sonuç, tartışma kısmı yada analiz kısımları odaklı bir inceleme yapılmalıdır.

Dilimleme etik ihlali incelenirken yargılama sürecinde asıl araştırılan husus ‘araştırmanın bütünlüğünün bozulup bozulmadığının’ tespitidir. Ancak bu olguya ilişkin olarak ne mevzuatta ne de içtihatta bir tanımlama, belirleme yada düzenleme bulunmaktadır. Bu bakımdan yargı kararları çerçevesinde bütünlüğün bozulup bozulmayacağı hususunun ancak “elde edilen sonuçlar tek bir çalışma olarak sunulabilir miydi?” sorusu “evet” olarak yanıtlanırsa mümkün olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte yine farklı araştırma sorularına, farklı hipotezlere ve netice olarak farklı sonuçlara ulaşılıyorsa dilimleme etik ihlali olmayacağı doktrinin neredeyse ortak düşüncesi haline geldiği görülmektedir.

Dilimlemeye konu çalışmalarda atıf yapılması ise hafifletici neden ya da ihlali ortadan kaldırmaya yönelik bir kanaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Birden çok yayın üretme düşüncesi var olsa da kasten dilimleme yapıp yapmama hususu ile sadece akademik atama yükselmelerde kullanılan yayınlarda söz konusu olması hususu ne doktrinde ne de yargı kararlarında netlik kazanmamıştır. Düşüncemiz “kasıt” olgusunun manevi unsur olarak düşünülmesi ve ihlalin varlığında doğrudan rol alması gerektiğine ilişkin olup akademik bir yarar sağlayıp sağlamama hususunun kasıtla birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönündedir.

Başta da belirtildiği üzere dilimleme etik ihlali ile ilgili olarak karşımıza en çok çıkan durum tezden üretilen yayınlara ilişkindir. Her bilim alanında tavsiye edilen ’tezden yayın üretme’ hususu gözden kaçırılmadan bir değerlendirme yapılması bilimin gelişmesi açısından da önem arzetmektedir. Aynı şekilde incelemelerde dergilerin ya da kitapevlerinin kabul ettiği kelime sınırı gözetilmelidir. Zira kapsamlı araştırmaların tek yayın olarak yayınlanması mümkün olmadığından kişiler kasıt olmadan birden fazla çalışma olarak planlama yapabilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap