Dava, müvekkilin Fen ve Mühendislik Bilimleri Temel Alanında doçentlik başvurusunda bulunduğu, jüri üyelerinden Prof.Dr.XXX tarafından hazırlanan raporda etik tespitler yer alması üzerine söz konusu iddiaların incelenmek üzere Etik Kurula gönderildiği, hazırlanan raporlar doğrultusunda Etik Komisyonunun XXX sayılı dosyasında müvekkilin etik ihlalinde bulunduğuna karar verilmesi üzerine anılan kararın iptali istemiyle açılmıştır.

Etik Komisyonunun XXX sayılı dosyasında müvekkilin Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’nin 4-1-c, 4-2-j ve 4-2-k fiillerini işlediğinden bahisle etik ihlalinde bulunduğuna oybirliğiyle karar verildiği görülmektedir.

Uyuşmazlığın çözümü bilimsel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, Mahkemenin ara kararı gereğince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda özetle: “Çarpıtma, yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunma hususunda;

1-Adayın doçentlik başvurusunda dosyasına TÜBİTAK proje raporunu eklemiş olmasının konu ile ilgili yanıltma gibi bir niyetinin olmadığını gösterdiği,

2-Evraklarda herhangi bir yanıltıcı ifade yer almadığı,

3-Bilimsel yaklaşımın, ölçümler aracılığıyla elde edilen yeni bilgiler ışığında sonuçların farklılaşmasını mümkün kıldığı, zaman farklılığı olan tez, proje ve makalede farklılıklar içeren grafiklerin, aradan geçen sürede verilerin daha iyi anlaşılıp yeni sonuçlarla desteklenmesinden kaynaklanabildiği, bu nedenle tezden ve TÜBİTAK projesinden kaynaklanan yayında yer alan grafiklerin farklı olması durumunun çarpıtma, yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunmak olarak nitelendirilemeyeceği,

Akademik teamüllere aykırı olarak beklenmeyen tutum ve davranış hususunda,

1-Proje raporunda, yüksek lisans tezine atıf yapılmamış olması hususunun sehven yapılmış bir hata olduğunun proje yürütücüsü XXX Aksu tarafından ifade edildiği, bu beyanın davacının akademik teamüllere aykırı olarak beklenmeyen tutum ve davranışta bulunmadığını gösterdiği,  

2-Projenin, yüksek lisans tezi tamamlandıktan sonra gerçekleştirilmiş olmasında ve bu hususta tartışma konusu olan olası etik ihlallerden davacının sorumlu tutulamayacağı, sürecin gerçekleştiği zaman diliminde davacının bu hususta karar verme yetkisinin olmadığı, dolayısıyla akademik teamüllere aykırı olarak beklenmeyen tutum ve davranışta bulunmadığı”  yönünde görüş ve kanaate varıldığı belirtilmiştir. Bu hususlar dava dilekçemizde de açıkça belirtildiğinden aksi kanaat oluşmayacak şekilde bir karar verilmesi zarureti mahkemece hasıl olmuştur.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 26/11/2020 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap