Uluslararası Koruma Başvurusu Davasında Talep Edilen Husus

İSTEMİN ÖZETİ :İran uyruklu olan davacı tarafından, uluslararası koruma başvurusunun reddine ilişkin İzmir Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün 20.05.2019 tarih ve 86830649.000-E.28785 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; Uyuşmazlıkta, 29.03.2019 tarihli Uluslararası Koruma Mülakat Formu ve 20.05.2019 tarihli Uluslararası Koruma Mülakat Raporu incelendiğinde; davacının ülkemizde geçirdiği sürede uluslararası korumaya başvurmak için herhangi bir girişinin bulunmadığı, kısa aralıklar ile bir kaç kez Yunanistan’a kaçma girişiminde bulunduğunu ifade ettiği, 6458 sayılı Yasa’nın 54/1-(h) maddesi uyarınca sınır dışı edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Mahkememizin 19.06.2019 tarih ve E:2019/332 K:2019/815 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği hususları ve davacının din değiştirme konusundaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; uluslararası koruma başvurusunun kabulüne olanak sağlayacak şartların mevcut olmadığı, uluslararası koruma başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda İzmir 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 21/10/2019 tarih, E:2019/714, K:2019/1182 sayılı kararın; uluslararası koruma talebinin kabulü için yaptığı görüşmeler esnasında iletişim sıkıntıları olduğu, çeviri yapan tercümanın Afgan uyruklu olduğu, dediklerini anlayıp sağlıklı bir şekilde yetkililere iletemediği, Farsça dışında bir dil bilmediği, ülkesinde daha önce ceza evinde kaldığı, işkence, eziyet, idam cezası korkusuyla ülkesinden kaçmak zorunda kaldığı, aynı zamanda asker kaçağı olduğu, bunun ülkesinde çok ciddi ve ağır yaptırımlarının olduğu, kendisi, eşi ve ailesinin büyük bir kısmının kendilerini Hristiyanlık dinine ait hissettiği, İran’da din değiştirip İslamiyet’ten çıkan kişilerin idam cezasına çarptırıldığı, işlemin Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf yoluyla kaldırılması istemidir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf başvuru dilekçesine yanıt verilmemiştir.

Uluslararası Koruma Başvurusu Davasında Mevzuat ve Süreç

Hüküm veren İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesince; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “istinaf” başlıklı 45. maddesinde, “1. İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, … mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir…

  1. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir…
  2. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir

Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir…” kuralına yer verilmiş; anılan maddenin 2. fıkrasının göndermede bulunduğu “temyiz” başlıklı 46. maddesinde, “Bölge idare mahkemelerinin kararlarının tebliğini izleyen 30 gün içerisinde Danıştayda temyiz edilebileceği öngörüldükten sonra temyize tabi kararlarının hangileri olduğu sayma yoluyla sınırlanarak belirlenmiş, “temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında, “a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” bozma nedenleri olarak sayılmıştır.

Dava, İran uyruklu olan davacı tarafından, uluslararası koruma başvurusunun reddine ilişkin İzmir Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün 20.05.2019 tarih ve 86830649.000-E.28785 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’un65. maddesinde;

“(1) Uluslararası koruma başvuruları valiliklere bizzat yapılır.

(2) Başvuruların ülke içinde veya sınır kapılarında kolluk birimlerine yapılması hâlinde, bu başvurular derhâl valiliğe bildirilir. Başvuruyla ilgili işlemler valilikçe yürütülür.…” hükmüne,

  1. maddesinde:“(1) Uluslararası koruma başvuruları valiliklercekaydedilir. …” hükmüne,

“Başvurunun geri çekilmesi veya geri çekilmiş sayılması” başlıklı 77. maddesinde:

“(1) Başvuru sahibinin;

  1. a) Başvurusunu geri çektiğini yazılı olarak beyan etmesi,
  2. b) Mazeretsiz olarak mülakata üç defa üst üste gelmemesi,
  3. c) İdari gözetim altında bulunduğu yerden kaçması,

ç) Mazeretsiz olarak; bildirim yükümlülüğünü üç defa üst üste yerine getirmemesi, belirlenen ikamet yerine gitmemesi veya ikamet yerini izinsiz terk etmesi,

  1. d) Kişisel verilerinin alınmasına karşı çıkması,
  2. e) Kayıt ve mülakattaki yükümlülüklerine uymaması,

hâllerinde başvurusu geri çekilmiş kabul edilerek değerlendirme durdurulur.” hükmüne,

“Karar” başlıklı 78. maddesinde:“(1) Başvuru, kayıt tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Genel Müdürlükçe sonuçlandırılır.Kararın bu süre içerisinde verilememesi hâlinde başvuru sahibi bilgilendirilir. …” hükmüne yer verilmiştir.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 79. maddesinde:“(1) Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında olanların başvuruları, valilik tarafından geri çekilmiş kabul edilerek değerlendirme durdurulur ve kurumsal yazılım sistemine kaydedilir.

(2) Başvurusunun geri çekilmiş sayıldığına ilişkin karar yabancıya tebliğ edilir. …” kuralı getirilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 6458 sayılı Kanunda uluslararası koruma başvurularının valiliklere yapılacağı, bu konudaki işlemlerin valiliklerce yürütüleceği, uluslararası koruma başvuruları hakkında değerlendirme yapıldıktan sonra, nihai karar niteliğindeki “başvurunun kabulü veya reddi”kararlarını verme yetkisinin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü‘nde bulunduğu belirtilmiş olup, Kanunun 77. maddesinde açıkça belirtilen, başvuru süreci kapsamında bulunan ve başvuru sahibinin fiillerinden (Başvurusunu geri çektiğini yazılı olarak beyan etmesi, mazeretsiz olarak mülakata üç defa üst üste gelmemesi, idari gözetim altında bulunduğu yerden kaçması, mazeretsiz olarak; bildirim yükümlülüğünü üç defa üst üste yerine getirmemesi, belirlenen ikamet yerine gitmemesi veya ikamet yerini izinsiz terk etmesi, kişisel verilerinin alınmasına karşı çıkması, kayıt ve mülakattaki yükümlülüklerine uymaması) kaynaklanan durumların oluşması halinde ise değerlendirmenin durdurularak uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılması kararı verileceği hüküm altına alınarak çerçevenin çizildiği görülmektedir.

Kanunun sistematiği incelendiğinde, 65 inci maddede uluslararası koruma başvurusunun Valiliklere yapılacağı, 69 uncu maddede, başvuruların Valiliklerce kayıt altına alınacağı ve bu konudaki işlemlerin valiliklerce yürütüleceği belirtildikten sonra, 77 nci maddede sayma yoluyla belirtilen fiillerin gerçekleşmesi hallinde başvurunun geri çekilmiş kabul edilerek değerlendirmenin durdurulacağının düzenlenmesinden, bu süreçteki kararların Valiliklere ait olduğu sonucuna varılmakta ise de bu düzenlemenin hemen arkasından gelen 78 inci maddede, nihai karar niteliğindeki “başvurunun kabulü veya reddi” kararlarını verme yetkisinin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce sonuçlandırılacağı belirtilerek, nihai karar olan “başvurunun reddi ya da kabulü” kararlarının Genel Müdürlüğe, önceki sürece dair başvurunun geri çekilmiş kabul edilerek değerlendirmenin durdurulması kararlarının ise Valiliklere ait olduğu, “Yöneticilerin sorumlulukları ve yetki devri

” başlıklı112. maddesi ile de bu konuda Valiliklere yetki devrinde bulunulduğu görülmektedir.

Diğer taraftan, 6458 sayılı Kanun’un 09.07.2018 tarihli ve 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikten önceki halinde “Yöneticilerin sorumlulukları ve yetki devri” başlıklı 112. maddesinde“… Genel Müdür ve her kademedeki Genel Müdürlük yöneticileri, sınırları açıkça belirtilmek ve yazılı olmak şartıyla yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur.” hükmü yer almakta iken, söz konusu hükme istinaden, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 05.06.2015 tarih ve 2015/17 sayılı genelge ile Valiliklere yetki devri yaptığı ve bu Kanun kapsamındaki yetkilerinden bir kısmını Valiliklere devrettiği aynı konuda açılan diğer dava dosyalarından bilinmektedir.

Ancak, 09.07.2018 tarihli ve 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KHK ile 6458 sayılı Kanun’un 112.maddesi mülga edilmiştir.

Öte yandan, 15/07/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 794. maddesi ile de yetki devri yapılabileceği yeniden düzenlenmiştir.

Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun temel ilkelerindendir.

İdarenin düzenleyici idari işlem tesis etme yetkisinin “Yasama yetkisinin devredilmezliği” ilkesinin bir sonucu olarak ikincil nitelikte bir kural koyma yetkisi olduğu göz önüne alındığında; söz konusu yetkinin kanunların çizdiği çerçeve içinde kalması ve kanunlara uygun olarak kullanması zorunludur.

6458 sayılı Kanun’da 09/07/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı KHK ile yapılan değişiklikler arasında Kanunun “Yöneticilerin sorumlulukları ve yetki devri

” başlıklı 112. maddesi mülga olduğu için dava konusu işlemin belirtilen tarihten daha sonra tesis edilmiş olması, 15/07/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 794. maddesinde yetki devri yapılabileceğinin yeniden düzenlenmiş olması nedeniyle, bakılan dosyada öncelikle uluslararası koruma başvurusunun reddedilmesi kararını vermeye Valiliklerin yetkili olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.

Uluslararası Koruma Başvurusu Davasında Gerekçe

İstinaf aşamasında Dairemiz tarafından 07/01/2020 tarihinde yapılan ara kararı ile davalı idareden 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca “Uluslararası koruma başvurusunun reddi” kararını verme yetkisinin davalı Valiliğe devredilip devredilmediğinin ve yetki devri yapılmış ise hangi tarihte yapıldığı sorulmuş ve yetki devrini gösteren tüm bilgi ve belgelerin onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmiştir. Davalı idare tarafından ara kararımıza verilen ve Dairemiz kayıtlarına 29/01/2020tarihinde giren cevap ve gönderilen eki belgeler ile İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uluslararası Koruma Dairesi Başkanlığının 81 İl Valiliğine dağıtıma ilişkin 31/12/2019 tarih ve 39265563-E.78114 sayılı ve 27/12/2019 tarih ve E77760 sayılı yazılarından İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uluslararası Koruma Dairesi Başkanlığı’nın 03/12/2019 tarih ve E.72605 sayılı işlemi ve aynı günlü Genel Müdür Olur’u ile Valiliklere yetki devri yapıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, Kanun’un 112. maddesinde yer alan yetki devrine ilişkin düzenlemenin 09.07.2018 tarihli ve 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KHK ile yürürlükten kaldırılması sonucu Valiliklere yapılan yetki devrinin son bulduğu, 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca da03/12/2019 tarihinde Valiliklere tekrar yetki devrinde bulunulduğu tartışmasızdır.

Bu haliyle, uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasından farklı olarak, “uluslararası korumu başvurusunun reddi” kararını verme yetkisinin Genel Müdürlükte olduğu, dava konusu “uluslararası koruma talebinin reddine” dair işlemin 20/05/2019 tarihli olduğu, bir başka anlatımla yukarıda belirtilen 09.07.2018 tarihli ve 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KHK’dan yani yetki devrine ilişkin hükümlerin mülga olduğu tarihten sonraki ve 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca da03/12/2019 tarihinden önceki bir tarihte tesis edildiği, bu sebeple işlemi tesis eden İzmir Valiliği’nin işlemi tesis ettiği tarihte yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, İzmir Valiliğince 20/05/2019tarihinde tesis edilen “uluslararası koruma başvurusunun reddine” ilişkin dava konusu işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüne, İzmir 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 21/10/2019 tarih, E:2019/714, K:2019/1182 sayılı kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, davacı vekili için kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.700,00-TL avukatlık ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine, davacının adli yardım isteminin kabul edilmesi nedeniyle davacıdan bu aşamada tahsil edilmeyen yargılama giderlerinden harçların davalı idarenin harçtan muaf olması ve idarenin bütünlüğü ilkeleri gereğince tahsil edilmemesine, dava ve istinaf aşamasında yapılan 51,70-TL posta giderinden oluşan yargılama giderinin idareden tahsili için Mahkemesince ilgili tahsil dairesine müzekkere yazılmasına, 10/06/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarakkarar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Yorum Yap